Kırmızı tapınakları ve tarihi yapılarıyla Dünya’nın en güzel ülkelerinden biri olan Japonya’da eğlenceli bir tatil sizi bekliyor. Sadece tarihi yapılarıyla değil, doğal yapısı ve gelişmiş şehirleriyle de beklentilerinizi karşılayabilecek güzellikte olan Japonya, kesinlikle görülmesi gereken önemli ülkelerden biridir.

Dünya’nın en büyük adalarına ev sahipliği yapan Japonya’nın kalabalık sokaklarını gezerek tezgahlarda bulunan yöresel ürünlerden satın alabilirsiniz. Kültürü, tapınakları, müzeleri ve doğal güzellikleriyle sizi karşılayan bu ülkeyi gezinmekle bitiremeyeceksiniz. Bütün yapıları incelemek için birkaç günlük tatil süresi yetmeyeceğinden, tatil sürenizi biraz uzatmanız gerekecek. Japonya Turları işte bunun için uzun sürelidir. 

Geleneklerine Tutkun Bir Ülke

Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan yerel halk, oldukça titiz ve çalışkandır. Günlük işlerinde, giyimlerine kadar her şeyde ülke kültürünün önemli yansımalarını görmeniz mümkün. İnsanlar özel günlerinde kimono ismini verdikleri vücudu saran ve belde geniş bir kuşakla bağlanan geleneksel giysilerini giyerler. Bunun dışında giyinenler ayıplanır, hatta tepki ile karşılaşabilir. Uzun zamandır dış dünyaya kapanık bir yapıya sahip olan Japonya, son dönemlerde ziyaretçilerine kapılarını aralamış, hatta turizm açısından önemli yatırımlar yapmış. Bu açılımlar ülke kültürünü ve şehir yapısını az da olsa etkilemiş ve eskiye nazaran birtakım değişiklikler yapılmış.

Fukuoka: Ülkenin en gelişmiş bölgelerinden biri olan Fukuoka bölgesinde tarihi yüzyıllar öncesine dayanan tapınakları ve devasa yapıları gezinebilirsiniz.

Honşu Adası: Dünyanın yedinci en büyük adası olan Honşu Adasında denizin maviliğinin ve serin suların tadını çıkarabilirsiniz.

Kobe: Japonya’nın en gelişmiş ve kozmopolik şehri olan Kobe’nin kalabalık sokaklarını gezinerek pazarlarda alışveriş yapabilirsiniz.

Nagasaki: Unesco Dünya Mirası listesine alınan bu şehir kiliseler ve Hristiyan dünyasına ait önemli eserlere ev sahipliği yapıyor.

Okinava: Şeker kamışı, ananas, papaya ve diğer tropikal meyvelerin anavatanı olarak bilinen bu ada, son dönemlerde önemli turizm merkezi haline dönüştü.

Toyo: Uzak doğunun en önemli şehirlerinden biri olan Tokyo, kültürel yapısı, tapınakları, müzeleri ve doğal yapısıyla kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biridir. Ülkenin başkenti olan Tokyo’da Dünyanın her yerinden gezginle karşılaşabilirsiniz.  

Yokohama: Tokyo’dan sonra ülkenin en büyük ikinci şehri olan Yokohama, ülke ticaretinin merkezini oluşturmaktadır.

Himeji: Unesco Dünya Mirası listesine alınan Himeji kalesine ev sahipliği yapan bu şehirde gezindiğiniz tarihi yapılara hayran kalacaksınız.

Iwakuni City: 1673 yılında yaptırılan Kintai Köprüsü, Kikka Park, beyaz yılanların barındığı tapınak Imazu Beyaz Yılanlar Müzesi ve İwakuni Kalesi’ni kesinlikle gezinmelisiniz. Ayrıca her yıl Ağustos ayının ilk Cumartesi günü düzenlenen Nishiki Nehri Su Festivaline katılarak eğlencenin tadını çıkarabilirsiniz.

Kyoto: Ülkenin imparatorluk dönemine başkentlik yapan bu şehir başkentlerin başkenti olarak adlandırılıyor. Üniversiteleri ve eğitim kurumlarıyla Dünyanın en önemli eğitim merkezlerinden biri olan Kyoto şehri, ikinci Dünya Savaşından neredeyse yok denecek  kadar az oranda hasar gördüğü için tarihi yapıları korumayı başarmış. Savaşa meydan okuyan bu tarihi eserler günümüzde Dünyanın her yerinden binlerce turistin hayranlığını kazanıyor.

Nagoya: Büyük Okyanusun kıyısında bulunan bu Şehir için otomotiv sanayinin anavatanı diyebiliriz.

Osaka: Gurmeler başkenti Osaka, bölge halkı sayesinde ticaret merkezine dönüşmüş. Öyle ki şehrin ışıltısı ve devasa iş merkezleri bunun en iyi göstergesi.

Tottori: Kurak tarım arazileri konusunda yapılan araştırmalarda önemli rol oynayan Tottori bölgesi, kum tepelerine sahip olması sebebiyle Dünyanın birçok noktasından turistleri ağırlıyor. Bu durum bölgenin ekonomik kalkınmasına da ciddi anlamda destek veriyor.

Hroşima: İkinci Dünya savaşı döneminde atom bombasına maruz kalan bu bölgede 90 bin kişi hayatını kaybetmiş, oluşan radyasyon sebebiyle de şehir yıllar boyunca genetik hastalıklara maruz kalmış. Bu durumun acısını ve üzüntüsünü şehrin her köşesinde görebilirsiniz. Tarihte bu kadar önemli bir olaya tanıklık etmiş olan bu şehri kesinlikle görmelisiniz.

Kansai: Kültürel ve tarihi yapıları itibariyle ülkenin en önemli şehri diyebileceğimiz Kansai bölgesinde hayranlıkla gezeceğiniz eserler sizleri bekliyor.

Miyajima Adası: Denizi, doğal yapısı ve kırmızı tapınaklarıyla Dünya’nın en güzel bölgelerinden biridir. Bölgenin muhteşem görünümü ve tarihi yapısına hayran kalacaksınız. Özellikle asırlara meydan okuyan kırmızı tapınaklarda yerel halkın dini ritüellerini ve geleneklerini yakından görme fırsatını bulacaksınız.  

Nikko: Dağların dibinde kurulmuş şirin bir şehir olan Nikko’da sizi 1200 yıl önce yapılan kırmızı tapınaklar karşılayacak. Eski binaları ve tapınakları gezinerek muhteşem bir tatil yapabilirsiniz.

Sapporo: Yuki Matsuri gibi önemli bir kayak merkezine ev sahipliği yapan Sapporo bölgesini her yıl binlerce kayak tutkunu ziyaret ediyor.

Toyama: Doğal güzellikleriyle Dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Toyama bölgesinde ekolojik turlara katılarak kafanızın dinleyebilirsiniz.

Dünya Harikası Kırmızı Tapınaklar

Kırmızı tapınaklarıyla Dünya harikası eserlere ev sahipliği yapan Japonya’da dini inanç olarak Budizm, Şintuizm, Taoizm ve Konfüçyüsçülük ağırlıklı olarak görülmektedir. Ülke genelde ılıman iklime sahiptir ve dört mevsim yaşanır. Haziran ayı ortalarında başlayan yaz mevsiminde ılık ve nemli hava görülür. Bu dönemler tatil için en güzel dönemlerdir. Ekonomik anlamda da oldukça gelişmiş olan Japon’ya Amerika Birleşik Devletlerinden sonra Dünya genelinde ikinci büyük ekonomiye sahiptir. Japonya’ya İstanbul’dan ve Ankara’dan direkt ve aktarmalı olarak uçuşlar var. Dukuoka, Hroşima, Nagoya, Okinawa, Osaka, Sapporo, Sendai ve Tokyo uçuşlarından dilediğinizi seçerek bu eşsiz güzellikteki ülkeyi gezebilirsiniz. Ülke genelinde ulaşım hizmetlerinin geliştiği görülüyor. Metro hizmetleri ve otobüs ile seyahat hizmetleri çok hızlı. Bu durum ülkedeki gezintinizi avantaja dönüştürüyor ve daha kısa zamanda daha çok alanı gezme şansını yakalıyorsunuz.

Günün Her Öğünü Pilav

Çorba, prinç ve erişteyle yapılan pilav türlerini bütün restoranlarda görebilirsiniz. Japon mutfağının ana gıdası pilavdır. Sabah kahvaltısında bile pilav yiyen insanları görürseniz sakın şaşırmayın. Pilavın yanı sıra ülkenin bir diğer önemli yiyeceği de deniz ürünleridir. Adalar ülkesi olan Japonya’da denizcilik oldukça geliştiği için deniz ürünleri de sofralarda bolca yerini alıyor. Bu lezzetlere bir de yağ, baharat, taze sebzeler de eklenince enfes lezzetler ortaya çıkıyor. Japonya gezinizde suşi yemeyi de ihmal etmeyin.

Gelenekleriyle Japon Festivalleri

Japonya’da festivaller oldukça renkli ve coşkulu geçer. Oldukça büyük bir ülkeden bahsettiğimiz için farklı bölgelerde çeşit çeşit festivaller düzenlendiğine de şaşırmamalıyız. Eski Japon takvimine göre baharın başlangıcı kabul edilen Setsubun Festivali 3 ya da 4 Şubat’ta kutlanır. Japonlar kötü ruhları uzaklaştırmak için ev veya tapınakların etrafına soya fasulyesi serpiştirirler. Halk, kötü ruhların soya fasulyelerinden kaçtığını ve insanlara uğur getirdiğine inanıyor.

Kız çocuklarının mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmesi için her yıl 3 Mart’ta Hinamatsuri (Kız Çocukları) Festivali kutlanır. Erkek çocuklarının sağlıklı büyümesi için de Kodomo no hi festivali kutlanır. Kodomo no hi festivali her yıl 5 Mayıs’ta kutlanır. Samanyolunun iki ucunda yer alan ve yılda bir kez 7 Temmuz’da bir araya geldiğine inanılan sığırtmaç yıldızı ve dokumacı yıldızı hakkındaki efsaneler Tanabata Festivali kapsamında kutlanır. Bu kutlama 7’nci ayın 7’si yani Haziran ile Ağustos ayının ortasında denk gelen bir dönemde kutlanır.

13-15 Temmuz ya da Ağustos tarihlerinde kutlanan Obon Festivali ülkenin en önemli Budist etkinliğidir. Bu nedenle ruhlara eşlik etmesi amacıyla evlerinin önüne ve kapılarına karşılama fenerleri ve ateşleri yakılır. Evin kutsal köşesi temizlenir ve misafirlere çeşitli ikramlarda bulunulur. Yurt dışı turlar için en güzel tarafı yeni lezzetler, yeni kültürler keşfetmektir.

Shichi Go San Festivali kapsamında Japonlar 3 ve 5 yaşlarındaki oğullarını ya da 3 ve 7 yaşlarındaki kızlarını mabetlere götürerek tanrıdan çocuklarının uzun bir yaşam sürmesini dilerler. Kasım ayının 15’inde düzenlenen bu festival kapsamında Japonlara göre tek sayılar uğur getirdiği için bu rakamlar seçilmiştir ve bu festival ülkenin en önemli festivallerinden biridir. Bu festivalde kız çocuklarına kimono, erkek çocuklarına da hakama giyindirilerek Japon kültürü yaşatılır.

Sayfayı Paylaş